30 Mayıs 2021 Pazar

HEM ALTINDAKİ HEM DE ÜSTÜNDEKİ ZENGİNLİKLERİ İLE SULTAN AHMET BÖLGESİ

Byzantium’un, Constantinapolis’in ve İstanbul’un en önemli merkezi Sultanahmet’in altını, üstünü göreceğiz ve bilinmeyen yerlerine gideceğiz. Gezimizin başlangıç noktası Ayasofya; 1500 yıldır zamana ve insanlığa direnen bu muhteşem anıtı tanıyacağız.

Ve İstanbul’un en lüks hamamlarından biri Hürrem Sultan Hamamı, Roma’nın Zeuksippos Hamamı üzerindeki 500 yıllık hamam. Eskiden misafirlerini ücretsiz ağırlayan ama şimdi ağırlamak için oldukça büyük bir bütçe isteyen Sultanahmet Four Seasons Oteli ve köşesinde Bizans’ın ünlü Magnaura Sarayı; Sarayın yeraltındaki kısmını fenerlerimiz ile gezeceğiz. Magnaura Sarayı’nın ardından ana hedef Hipodroma dönüyoruz.

Her birinin ayrı hikayesi olan anıtlarla süslü meydanda yüzlerce yıl kutlamalar, idamlar gerçekleştirildi. Binlerce insanın seyrettiği araba yarışları düzenlendi. Alman Çeşmesi, Dikilitaş ve Yılanlı Sütun gibi anıtlar dikildi.

Ve İstanbul’un en güzel camilerinden biri Ayasofya ile yüzlerce yıl karşılıklı duran altı minaresi ve çinileri ile ünlü Sultanahmet Cami.

Ve Hipodromu kuşatan İbrahim Paşa, Tapu Sicil Dairesi gibi tarih ve sanat açısından önemi büyük binalarımızı unutmuyoruz.

Hipodromun sonunda Sphendon; yani Hipodromun günümüze ulaşan kısmı. 16. yüzyıl ortalarına kadar mermer kaplamaları, süslemeleri ve sütunları görülebilen ihtişamlı Sphendon’u geçip yerin 20 m altındaki büyük bir sarnıca giriyoruz. Rastlantı eseri keşfedilen sarnıcı gezerken kentin altında bir kent daha olduğunu anlıyoruz.

Günümüzün son ziyareti Sultanahmet’in kıyısında kalmış hak ettiği değeri görmeyen çok önemli bir anıt 527-536 tarihli Küçük Ayasofya Cami (Sergius ve Bacchus Kilisesi). Zamanımız kalırsa Sokollu Cami’ne oradan Marmara’ya bakan Boukoleon Sarayı’na gideriz…….gideriz, gideriz. Dönmemecesine gideriz:::😊))))))

Hiç yorum yok: